Erkek egemen bir toplumda kadin olmanın zorluklarıyla çoğumuz karşılaşıyoruz. Bir de buna 'anne' rolünü ekleyerek bakalım.
Günümüzde, birçok medeniyet "kadınlığa erişmeyi sağlayan yaşamsal hedef anneliktir." diye vurguluyor! Bu tanımlamanın devamında ise çocuğun bakımından sorumlu olan ana karakterin anne olması gerektiği fısıldıyor! Anne, çocuğu için kendi ihtiyaçlarını ertelemeli, kendini çocuğuna adamalı, gerekirse uyumamalı, hatta"of" bile dememeli diye düşünülüyor.
Araştırmalara göre; tüm bu baskılar ve görev tanımları; kadının suçlu hissetme ve stres düzeyini arttırırken, kendine değer vermesinde, yeterli hissetmesinde hasara sebep olabiliyor.
Oysa ki, çocuk sağlıgı uzmanı ve psikanalist Winnicott'un da ortaya koyduğu gibi; uygun olan, yeterince iyi ebeveyn olabilmektir. Ek olarak O'na göre: "Anne, çocuğunun tüm taleplerini karşılayan değil ihtiyaçlarını görendir." Aslında ebeveynlikte, esas önemli olan şey;
çocuğunuza, koşulsuz sevgi ile tutarlı bir ortam yaratabilmektir.
Unutursanız kendinize hatırlatın.